Bir daha çal, Ada!

Ada..

Başta sessizlik vardı derler bilirsin. Başının ya da sonunun teşbihle sınırlandığı evrenin dili başta kopuk, belki kulağı da sağırdır onlara göre. Ağzından çıkanın kulağına varamadığı bir evren.. 

Ne bahtsız bir varsayım! 

Anlat bize sen, sessizliğin yanılsamadan gayri bir hükme sahip olmadığını mahir parmaklarına.. Kelimelerin konuşmak için kifayet etmediğini, sebebini kendinin dahi bilmediği çocukluk suskunluğunla anlat. "6 yaşından beri suskunum ama konuşabiliyorum, yalnız tekellüm edemiyorum" de Beyazıt-ı Bistami gibi.. 





Dille anlatılamayanı parmakla anlat. Anlat ki bilsinler; insan kendi seçtiği lisanla konuşur aslında. Ayağına dolanan halat, diline dolanan kelimelerden daha konuşkandır senin. 

Suya çeker seni sesin..

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Olmayana Ergi Yöntemi

Ağlayan Çayır, ağlayan Eleni, ağlayan Helen..

Çöplük