Kayıtlar

Ağustos, 2010 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

"Mutluluk her zaman keyif vermez."

Resim
Malumumuz şu ki, Almanya ikincisinin nüvelerinden olduğu dünya harbinin bitiminde yenik, bitik, bizim şu vakit 130 yılın fecaat sıcaklarından muzdarip "ayol parmağımı oynatasım gelmiyor" diye hayıflandığımız serzenişleri has elden peynir sündürmesi gibi sündürmemiş tez elden yeklenip kalkma çabalarına girmişti. Bu uğurda Hitler dedelerinin sarı saç-mavi göz-bembeyaz ten üçlemesi ari ırk idealini elinin gerisiyle ittirmiş, sair ülke vatandaşlarına işçi sıfatıyla kıymetli yurtlarının kapılarını açmıştı. 1960 baharında açılan bu  kapı 1973 ayazında usulünce sona erer (teşbih-i beliğ yada kinaye yaptım, emin değilim). Tabi usul "kapatınız kapıları, dolduk" olsa da, eşeden köşeden yaa Allah deyu deyu binlercesi Alaman topraklarına giriş yapmış, beklenir ki Hitler'in kemikleri sızım sızım sızlamıştı. Ama sakınılan göze çöp de batıyor haliyle. Zamanla bütün dünya tarihine malolan meseller gibi bu da sinema camiasının dönüp dolaşıp el attıklarından biri oldu. Pek çok y

Borges içlenmesi..

  “Zaman beni sürükleyen bir nehir, ama nehir benim. Zaman beni yok eden bir kaplan, ama kaplan benim. Zaman beni tüketen bir ateş, ama ateş benim. Evren, ne yazık ki gerçek, Ve ben, ne yazık ki Borges’im.”