"What if you had a second chance with the one that got away?"

Richard Linklater sevdiğim, saydığım bir yönetmen. En başta okuru "düşün, düşün" diye zorlar diyaloglarına hastayım. Başkasını bilmem ama ben sar başa sar başa seyrederim onun filmlerini, hatta not da tutarım "hımm, bu çok kıymetli" diye. Before Sunrise, Before Sunset ikilemesininse bende bir tekrar zamanı vardır, günü vakti gelince ardarda bir daha tazelerim anısını. Filmde Jesse ve Celine ile eş zamanda yaşıyor ve düşünüyor hissini yaşamanın dışında "acaba nasıl olurdu" sorusunun hayatın her anında fikrimizi meşgul ediyor oluşu da filmi gözümüzde değerli kılan başka bir sebep. Hevesi alınmamış şeylerin bizde ne kadar kıymetli olduğunu, bir daha karşılaşabilmenin müphem huzursuzluğu ve heyecanını, nihayetinde hasıraltı edilen pişmanlığın içten iliği nasıl kurutuğunu tekrar tekrar görmek ister, tekrar tekrar yaşamak isterim. Geçen gün yine yaptım bunu, kuru beklentilerden çoktan elimi eteğimi çektim ama Jesse ve Celine'in üzerine çok yakışan bütün bu halleri yeniden görmek mutlu etti beni. 
Bir dahaki zaman, ne zaman bilmem, uzak olmasını dilerim. 



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Olmayana Ergi Yöntemi

Ağlayan Çayır, ağlayan Eleni, ağlayan Helen..

Çöplük